[powerkit_alert type=”info” dismissible=”false” multiline=”true”]
Bitkilerin çoğu, hayvanlar gibi kulakları olmasa da ses titreşimlerine tepki verebilir ve algıladıkları sinyallere göre fizyolojilerini değiştirebilirler.
[/powerkit_alert]
Sesli bir dünyada yaşıyoruz. Peki bu sesleri bitkiler duyabilir mi? Evrim boyunca, hayvanlar sesi duymak ve onu kendi avantajlarına kullanmak için farklı yollar geliştirdiler. İnsanların seslerin algılanmasına adanmış bütün bir organı vardır, yani kulaklarımız. Yılanlar gibi diğer bazı hayvanlar vücutlarının yüzeyinden sesler duyarlar.
Ancak, dünyamızı başka bir canlı organizma sınıfıyla, yani bitkilerle de paylaşıyoruz. Bitkiler de sesleri duyabilir mi?
Ses nedir?
Ses, hava, su veya katı madde gibi bir ortamda yayılan bir titreşimdir. Hayvanlar bu titreşimleri bloke ettiklerinde, ses algısı için geliştirilmiş organları güçlendirerek bunları elektrik sinyallerine dönüştürürler. Ses yükseltme organları içimizde bulunur ve işitsel kemikçikler olarak adlandırılır. İnsan vücudundaki en küçük kemiklerdir.
Dönüştürülen elektrik sinyalleri daha sonra işitsel sinir yoluyla beynimize gider ve sonunda beynin temporal lobunda bulunan işitsel kortekste işlenir.
Ses frekansı Hertz (Hz) cinsinden ölçülürken ses seviyesi desibel (dB) cinsinden ölçülür.
Bitkiler sesleri algılayabilir mi?
Bitkilerin beyinleri yoktur, fakat bu onların çevreleriyle etkileşime girmeyeceği anlamına gelmez. Ayçiçekleri güneşe dönerken, ışıkla fiziksel temasta kurur. Bitkiler ışığa ve dokunmaya tepki verebiliyorlarsa, sese de tepki verebilirler mi?
Seslerin bitkiler üzerindeki etkisi üzerine yapılan araştırmalar, bitkilerin seslere tepki verdiğini göstermektedir.
Bitkiler sesleri iki şekilde algılarlar:
- Doğrudan titreşimler olarak; Örneğin, bir tırtıl yaprakları çiğnemesi ile bitkiler, tırtılın ritmik çiğneme düzenini algılayabilir.
- Hava veya toprak gibi bir ortamda dolaşan titreşimler; Bitkiler, böceklerin vızıltısının yanı sıra yerdeki bir damla suyu bile algılayabilirler
Missouri Üniversitesi’ndeki bilim insanları, yaprakları çiğneyen tırtılların çıkardığı sesleri kaydetmeyi başardılar. Sonra bu sesleri Arabidopsis (Fare Kulağı Teresi) bitkilerine dinlettiler. Çiğneme seslerine maruz kalan bitkiler, kendilerini otçul saldırılardan koruyan glukozinolatlar ve antosiyaninler gibi bazı kimyasallar salgılar.
İlginç bir şekilde, bitkiler bu kimyasalları yalnızca çiğneme seslerine tepki olarak ürettiler; Rüzgar uğultusuna veya böcek seslerine maruz kaldıklarında, bitkiler aynı kimyasalları yüksek seviyelerde salgılamadılar Bu nedenle bitkiler, kendileriyle beslenen otçulların çıkardığı seslere bariz bir savunma tepkisi göstermiş oldular.
Bitkilerin arıların vızıltısı gibi böcek seslerine de benzersiz tepkileri vardır. Böcekler, özellikle arılar, tozlaşma ve dolayısıyla bitkilerin üremesi için gereklidir. İsrail’de bulunan Tel-Aviv Üniversitesi’ndeki bilim insanları, sahildeki çuha çiçeği çiçeklerine arıların vızıltısını dinlettiklerinde, vızıltıyı duyduktan sonraki üç dakika içinde çiçeklerin daha tatlı nektar ürettiğini keşfettiler.
Bitkiler damlayan suyun sesini bile algılayabilirler. Batı Avustralya Üniversitesi’nde evrim üzerine çalışan biyologlar, bezelye bitkisinin köklerinin akan su yönünde yöneldiğini gözlemledi. Bitki kökleri, su açısından zengin alanlara ulaşmak amacıyla toprakta gezinen su sensörü görevi görür. Soru şu ki, suyu nerede arayacaklarını nasıl biliyorlar. Bilim adamları, bitkilerin yerdeki suyun sesini duyabildiğini ve bunun da onları doğru noktaya yönlendirdiğini varsayıyorlar.
Bitkilerin kulakları yoktur, Bitkiler Duyabilir mi?
Bitkibilimi.com’da okuduğunuz bu makalenin öncesinde belirtiliği gibi, ses bir titreşim olayından farklı bir şey değildir. Beynimiz bu titreşimleri elektrik sinyallerine dönüştürdüğü için sesleri de aynı şekilde duyarız. Örneğin bir yılan, deri yüzeyindeki titreşimleri, neredeyse ritmik bir dokunuş gibi, sesleri çok farklı algılar.
Bitkilerin ayrıca sesleri daha iyi duymalarına yardımcı olan belirli morfolojik kısımları da vardır. Primula çiçeğinin (Çuha çiçeği) şekli, bir tozlayıcı böceğin kanat çırpışlarının sonik frekansını yükseltebilecek şekilde dizayn edilmiştir.
Bazı bitkiler, sesleri hayvanlara bile geri verebilir. Örneğin yarasalar, yollarını bulmak için ekolokasyon kullanır.
Orta Amerika sık yağmur ormanlarında bulunan yarasalarla tozlaşan iki asma türünün büyük, çanak benzeri yaprakları vardır. Bu yapraklar esasen ses yansıtıcıları olarak işlev görür. Yarasaların seslerini kendilerine geri yansıtırlar. Bu ses yankısı, yarasaların ormanın yoğun yaprakları arasında bu özel dalları bulmasını sağlar.
Diğer herhangi bir organizma gibi, bitkilerdeki ses algısı da hayatta kalmalarına ve üremelerine yardımcı olmak için evrimleşmiştir. Bitkiler yaşamları boyunca böceklerin kakofonisi, yeraltı suyunun yavaşca akışı, otçul avcıların agresif çiğneme sesleri, yapraklarının ve komşu bitkilerin hışırtısı gibi çeşitli seslere maruz kalırlar.
Bilim insanları, insanların yaptığı gibi elektrik sinyallerinin aksine, bitkilerin bu sesleri mekanik (suya doğru büyüyen kökler gibi) veya metabolik (kimyasal veya nektar salgılayan bitkiler) sinyallere dönüştürdüğünü teorileştirdiler.
Daha iyi bir mahsul verimi elde etmek için belirli ses frekansları bile kullanılabilir. Örnek olarak benzer çalışmalarda, 1 ila 2,5 kHz aralığında, 90 dB seviyesindeki ses frekansları, yeşil fasulyenin çimlenme oranını önemli ölçüde artırdığı tespit edilmiştir.
Bitkilerin seslere tepki verebildikleri kesin olarak kanıtlanmıştır. Bilim adamları şimdi bu tepkilerin arkasındaki mekanizmayı ve gürültü kirliliğinin bitkiler üzerindeki etkilerini anlamaya çalışıyorlar.
Referanslar
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7671032/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28632213/