[powerkit_alert type=”info” dismissible=”false” multiline=”true”]
Bitkiler, tohumlarını dağıtmalarını sağlamak amacıyla hayvanları çekmek için meyve üretirler. Hayvanlar besleyici meyveleri yerler ve ardından tohumları yere bırakırlar. Sebze dediğimiz şeyler ise bitkinin sadece farklı kısımlarıdır (tipik olarak yapraklar, gövdeler veya kökler). Bu kısımlar bitkinin fotosentez yoluyla ürettiği nişasta ile doldurulur.
[/powerkit_alert]
Bitkiler meyve ve sebzeleri oluşturmak için çok çalışırlar ve kapsamlı biyolojik reaksiyonlar gerçekleştirirler.
İster inanın ister inanmayın, siz de dahil olmak üzere tüm bitki dışı yaşamın var olmasının nedeni onlardır. Meyve ve sebzeler, bitkinin havayı evet bildiğimiz havayı yiyeceğe dönüştürmek (bitkibilimi.com) için ışık enerjisi kullanmasının bir sonucudur. Bu nedenle bitkiler üretici olarak adlandırılır ve besin zincirinin en önemli parçasıdır.
Bitkiler, diğer tüketici türler için imkansız olan bu işi nasıl yaparlar ?
Tabi ki fotosentez
Fotosentez, dünyadaki en büyük enerji üreten endüstri olarak düşünebilirsiniz. Bitkilerin güneş ışığından aldıkları enerjiyi büyüme ve bakım için kullanabilecekleri bir forma dönüştürdükleri biyolojik bir olaydır.
Güneş ışığı, karbondioksit ve su, bir dizi biyokimyasal reaksiyonla glikoz ve oksijene dönüştürülür.
Kısacası, bitkinin klorofil tarafından yakalanan güneş ışığı, karbondioksit ve su arasında kimyasal bir reaksiyonu tetikleyerek bize glikoz ve oksijen sağlar. Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüştürülür ve su molekülleri bu reaksiyon için negatif yüklü elektronlar sağlar.
Sonuç olarak, su molekülleri yüklenir ve pozitif yüklü hidrojen iyonları verir. “ATP sentaz” enzimi, bu yüklü oluşan molekülleri, bitkilerin enerji için kullandığı ATP moleküllerini çevirmek için kullanır.
Bitkilerin meyve ve sebze oluşturabilmek için kullandığı sihir benzeri olay döngüsünde, bu glikoz molekülleri büyük rol oynamaktadır.
Bitkilerin glikoz molekülleri ile ne işi olur?
Aynı fazla kalan yiyecekleri buzdolabında sakladığımız gibi, bitkiler de daha sonra depolamak için glikozu nişastaya ve selüloz formuna dönüştürür. Birçok glikoz molekülü, nişasta ve diğer karmaşık şeker yapılarını oluşturmak için üretilen ATP molekülleri tarafından desteklenen enzimler tarafından kullanılır.
Nişasta ve selüloz, büyüme için bitki boyunca dağıtılan kuru organik madde formlarıdır. Bu öğeler dallar, yapraklar, meyveler, sebzeler, çiçekler vb. oluşturabilir.
Nasıl meyve oluşur ?
Meyveler, dünyadaki en zengin bitki grubu olan çiçekli bitkilerden oluşur. Çiçek bitkinin üreme kısımlarını içerir: ercik ve karpel yani tohum zarfları. Polen tanesi karpel ile buluştuğunda bitki döllenir ve meyve gelişimi başlar.
Fotosentez ile üretilen nişastanın bir kısmı bitki meyvesinin tohumlarında depolanır. Bu depolanan nişasta küçüç bitkiler için büyük bir enerji kaynağıdır. Bu nedenle pirinç ve tahıllar da insanlar için bile mükemmel enerji kaynağıdır diyebiliriz.
Bitkilerin meyve üretmelerinde ki amacı tohumları dağıtmaktır. Tatlı, sulu meyvelerin kuşlar, böcekler ve hayvanlar gibi meyve yiyicileri çektiği bir gerçektir. Bu durum, hayvan temelli bir tohum dağıtma yöntemidir.
Bitkiler, hayvanları çekmek için fotosentez yoluyla üretilen glikoz gibi şekerli meyveler üretir. Meyve verimi ve kalitesi bitkinin fotosentez hızına bağlıdır. Bu nedenle, mümkün olan en yüksek meyve verimini elde etmek için çiftçilerin ürünlerini optimum koşullarda yetiştirmeleri önem arz etmektedir.
Meşe palamudu gibi diğer küçük meyveleri, rüzgar onları bir yerden bir yere taşırken etrafa tohumlarını saçabilirler. Hayvanlar tarafından da yayılabilirler. Buz Devri filmindeki sincap Scrat’ı hatırlarsınız 🙂
Bitkiler de çekirdeksiz meyve üretebilir, ancak bunlar farklı bir nedenle ortaya çıkar. Bu üretime partenokarpi denir.
Sebzeler nasıl oluşur ?
Sebzeler, yenilebilir bitki parçaları, yani gövde, yaprak veya kök olmaları bakımından meyvelerden farklıdır. Örnek olarak Havuç, bitkinin topraktan su ve besinleri emen (çok yüksek oranda değişime uğramış) kökleridir. Ispanak bitkinin yapraklarıdır, bu nedenle güneş ışığını emerler. Patates aslında bitkinin gövdesidir ve yeni bitkilerin büyüyebileceği birden fazla büyüme noktasına sahiptir.
Bitkiler nişastayı sebzelerde depolar, tıpkı bir devenin hörgüçlerinde su depolaması gibi. Gece veya yağmur mevsimi gibi az güneş ışığı olduğunda veya su eksikliği olduğunda, bu nişastayı enerji için tekrar glikoza dönüştürebilirler. Esasen, sebzeleri hasat ettiğimizde, bitkinin ömrü boyunca harcadığı enerji rezervlerini bitkiden alırız.
Fotosentez koşulları ideal olduğunda bitkiler daha fazla glikoz üretebilir. Bu glikoz nişasta ve selüloza dönüştürülür ve daha sonra bitkinin kök, gövde ve yaprak gibi çeşitli kısımlarına gönderilir.
Daha iyi fotosentez, daha büyük ve daha besleyici havuç, patates, marul, brokoli ve daha fazlasını sağlar!
Meyve ve sebzeler sadece karbonhidratlar açısından değil, aynı zamanda bitki pigmentlerinden elde edilen diğer biyoaktif bileşikler açısından da zengindir. Havuç, kırmızı rengini, enerji kaynağı olarak glikoz kullanan bitkiler tarafından yapılan beta-karoten pigmentinden alır. Beta-karoten vücudumuzda göz sağlığı, bağışıklık sistemi ve temiz cilt için harika olan A vitaminine dönüştürülür. Bu yüzden tüm meyve ve sebzelerden belirli oranlarda tüketmenin faydalı olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Gelecekteki araştırmalar, bitkilerin daha besleyici meyve ve sebzeler üretebilmesi için enzim aktivitelerini iyileştirmek için bitkileri genetik olarak değiştirerek fotosentezi geliştirmeye odaklanacak. Bunların yanında, genetik değişiklik, kuraklık direncini ve hastalık direncini artıracaktır. Sürekli büyüyen Dünya nüfusumuzun taleplerini karşılamak için gıda miktarını ve kalitesini iyileştirmenin daha iyi yollarını bulmak çok önemli bir konudur.
Referanslar
- https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/B9780081008683000019
- https://vric.ucdavis.edu/main/faqs.htm
- https://academic.oup.com/plphys/article/162/4/1780/6110898?login=true