NASA’daki Tesisler
Simüle edilmiş uzay ortamları yaratmaya kendini adamış önde gelen kurumlardan biri, Johnson Uzay Merkezi, özellikle de NASA’ya bağlı olarak faaliyet gösteren Sonny Carter Eğitim Tesisi’dir. Bu tesis, özellikle insanlı uzay uçuşunu içeren görevler için astronot eğitiminde çok önemli bir rol oynuyor. Tarihsel olarak Apollo görevlerine katılan astronotlar için bir eğitim alanı olarak hizmet vermiş ve Uluslararası Uzay İstasyonuna (ISS) yolculuklara hazırlananlar için hayati önem taşımaya devam etmektedir.
Sonny Carter Eğitim Tesisi’nin en dikkat çekici özellikleri arasında Nötr Yüzdürme Laboratuvarı (NBL) bulunmaktadır. Bu tesis, uzayın mikro yerçekimi ortamını şu prensiple taklit ediyor: nötr yüzdürmeBu, nesnelerin ne batmasını ne de yüzmesini sağlar. NBL, astronotların uzay yürüyüşleri için pratik yaptığı devasa bir su havuzundan oluşur. Özel olarak tasarlanmış ağırlıklar ve yüzdürme cihazları kullanarak, suda manevra yaparken ağırlıksızlık hissini simüle edebiliyorlar.
Etkinliğine rağmen NBL’nin sınırlamaları vardır. Astronotlar hala kıyafetlerinin ağırlığını ve suyun sürtünmesini hissediyorlar ve bu da eğitim deneyimini değiştirebiliyor. Bununla birlikte, nötr yüzdürme, astronotları uzay yürüyüşlerinin benzersiz zorluklarına hazırlamak için en güvenilir yöntem olmaya devam ediyor.
NBL’ye ek olarak NASA, uzay aracı bileşenlerini uzayın zorlu ortamını taklit eden koşullar altında test etmek için tasarlanmış diğer çeşitli tesisleri de işletmektedir. Bunlar arasında Termal Vakum Odaları, X-Ray ve Kriyojenik Tesisi (XRCF), Uzay Ortamları Kompleksi (SEC) ve Uzay Ortamı Simülatörü bulunmaktadır.
Termal Vakum Odaları, uzay aracının ve elektronik bileşenlerin düşük basınçlı, soğuk bir ortamda test edilmesi için çok önemlidir. Özellikle B Odası, düşük yerçekimi koşullarının simüle edilmesiyle dikkat çekiyor ve bir boşluk içinde havai monoraylar kullanılarak mürettebatlı operasyon eğitimine olanak tanıyor. Tam uzay kıyafetleri içindeki astronotlar bu monoraylar boyunca süzülerek ağırlıklarını etkili bir şekilde sıfırlayabilir ve yanal hareketi kolaylaştırabilir.
Ohio’daki Glenn Araştırma Merkezi’nde bulunan SEC, stres, titreşim ve elektromanyetik radyasyonun etkilerini içeren çeşitli senaryoları test etmeye adanmıştır. Aynı zamanda, sıvı ve gaz halindeki nitrojen tarafından düzenlenen bir kriyoshroud kullanılarak elde edilen sıcaklık değişimleriyle uzay koşullarını taklit eden bir vakum odasına da sahiptir.
Elektromanyetik radyasyonun uzay aracı cihazları üzerindeki etkilerini değerlendirmek için Uzay Güç Tesisi (SPF), alüminyumla kaplı özel bir vakum odasında deneyler yürütür. Bu kurulum, gök cisimlerinden gelen radyasyonun Dünya dışına gönderilen ekipmanı olumsuz etkilememesini sağlayarak elektromanyetik girişim ve uyumluluğun kapsamlı bir şekilde test edilmesine olanak tanır.
Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde bulunan Uzay Ortamı Simülatörü (SES), Termal Vakum Odaları ile benzer amaçlara hizmet eder ancak daha büyük bileşenleri barındırabilir. Burada vakum ve sıcaklık koşulları, pistonlu mekanik pompalar ve kriyo pompaların yanı sıra nitrojenle soğutulan silindirik örtüler kullanılarak sağlanır. SES, kontrollü bir test ortamı sağlayacak şekilde artık gazları ve diğer kirletici maddeleri tespit edecek cihazlarla donatılmıştır.
Avrupa Uzay Ajansı ve Parabolik Uçuşlar
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Almanya’daki Avrupa Astronot Merkezi’ndeki (EAC) Nötr Yüzdürme Merkezi de dahil olmak üzere astronot eğitimi için etkileyici tesislere sahiptir. Bu tesiste, astronotların uzay yürüyüşleri için eğitim aldığı ve simüle edilmiş sıfır yerçekimi ortamında aletlerle pratik yaptığı 10 metre derinliğinde bir havuz bulunmaktadır.
ESA, mikro yer çekiminin insanlar üzerindeki etkilerini incelemek ve çeşitli deneyler yapmak için geleneksel eğitim yöntemlerinin yanı sıra parabolik uçuşların kullanılmasına da öncülük etti. Bu deneyler ISS’de de yapılabilse de parabolik uçuşlar daha uygun maliyetli ve kullanışlı bir alternatif sunuyor. Air Zero G ve Zero-G Corporation gibi özel şirketler, profesyonel olmayanların bile ağırlıksızlık hissini deneyimlemesine olanak tanıyan parabolik uçuşlar sağlıyor.
Şunun gibi filmler Apollon 13Ve MumyaGerçekçi mikro yerçekimi sahneleri elde etmek için parabolik uçuşlar kullandık. Örneğin, üretim Apollon 13yaklaşık 612 parabolik uçuş gerçekleştirdi ve bu da yaklaşık dört saatlik mikro yerçekimi çekimiyle sonuçlandı.
Bu parabolik uçuşların yörüngeleri bir parabolün şekline benzemektedir. Uçuş yolunun belirli bir bölümünde, uçak, esas olarak Dünya’nın mantosu ve kabuğu içinde yer alan oldukça eliptik bir yörüngeye girer. Bu yörünge, uçağın içindeki her şeyin neredeyse ağırlıksız bir ortamı simüle ederek serbest düşüş yaşadığı kısa bir süre (yaklaşık 20 ila 22 saniye) ile sonuçlanır.
Bu etkiyi elde etmek için, uçak önce hızlanır ve yaklaşık 50 derecelik bir açıyla yukarıya doğru eğilir. Daha sonra aşağıya dalıyor ve yaklaşık 22 saniye boyunca serbest düşüşe geçiyor. Bu durumdayken, düzlemin içindeki nesneler mikro yerçekimine maruz kalır, ancak bir miktar hava direnci mutlak ağırlıksızlığı engeller. Uçak serbest düşüşten çıktığında ağırlık, yolcular tarafından bir kez daha hissedilir. Pilotlar, tek bir uçuşta birden fazla parabolik manevra gerçekleştirebilir ve bu da kısa mikro yerçekimi aralıklarında kapsamlı deneylere olanak tanır.
Ötegezegen Ortamlarının Simülasyonu
Colorado Boulder Üniversitesi’ndeki bilim adamları, mikro yerçekimi ve vakum koşullarını simüle etmenin ötesinde, dış gezegenlerin atmosferik ve iklim koşullarını kopyalamak için aktif olarak çalışıyorlar. Yaklaşık 2000 pound (900 kilogramın üzerinde) ağırlığındaki ve sağlam çelik duvarlardan yapılmış özel cihazları, 1000 Kelvin’e kadar yüksek sıcaklıklar ve deniz seviyesindeki atmosfer basıncının yüz katını aşan basınçlar üretebiliyor.
Cihaz istenilen koşullara ulaştığında araştırmacılar, oda içindeki gazları araştırmak için frekans taraklı lazerleri kullanıyor. Bu lazerler ve gazlar arasındaki etkileşimler titizlikle kaydedilerek değerli spektral veriler sağlanır.
Bu bilgi daha sonra James Webb Uzay Teleskobu gibi gelişmiş teleskoplar kullanılarak dış gezegen atmosferlerinden toplanan spektral verilerle karşılaştırılıyor. Bilim insanları, bu etkileşimleri analiz ederek, uzak gezegenlerin atmosferik özellikleri ve iklim modelleri hakkında fikir sahibi oluyor ve bu, güneş sistemimizin ötesinde potansiyel olarak yaşanabilir dünyaların belirlenmesine yardımcı olabiliyor.
Son Söz
Düşük vakum, sıfır yerçekimi ve dış gezegenlerin atmosferleri dahil olmak üzere dış uzay ortamlarının simülasyonu, modern uzay araştırmalarında hayati bir rol oynamaktadır. Bu simülasyonlar, yalnızca bu koşulların insan fizyolojisi ve potansiyel yaşam formları üzerindeki etkisine ilişkin araştırmaları kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda ISS gibi uzay istasyonlarında uzun vadeli görevler üstlenecek astronotlar için çok önemli bir eğitim görevi de görüyor.
İnsanoğlunun uzaydaki keşifleri genişlemeye devam ettikçe, bu gelişmiş simülasyon tesisleri astronotları Ay, Mars ve ötesine yapılacak gelecek görevlere hazırlamak için temel olmaya devam edecek. Ayrıca, uzay aracının mekanik ve elektronik bileşenlerinin sıkı testlerden geçirilmesi, bunların uzayın acımasız ortamında güvenilirliğini ve dayanıklılığını garanti ederek gelecekteki görevlerin başarısını güvence altına alıyor.
Teknoloji ve araştırmalarda devam eden ilerlemelerle birlikte, Dünya atmosferinin ötesindeki ortamları yeniden yaratma ve anlama arayışı, uzay araştırma çabalarının temel taşı olmaya devam edecek.
Referanslar
- Uzay Araştırmalarının Tarihi.
- Johnson Uzay Merkezi Ana Sayfası.
- Uzay Yürüyüşü Eğitimi için Nötr Yüzdürme Tesisleri.
- Termal Vakum Odası B.
- Uzay Ortamı Simülatörü.
- Uzay Ortamları Kompleksi | Glenn Araştırma Merkezi | NASA.
- ESA – EAC tesisleri.
- ESA – Parabolik uçuşlar.
- Airbus A310 Zero G ile yer çekiminden bağımsız bir uçuş yapın.
- Araştırmacılar yardımcı olmak için ötegezegenlerin iklimlerini kopyalıyorlar.
- Astronotlardan Aktörlere: Filmde Sıfır Yerçekimini Simüle Etmek.